Eğer Spitzer Konuşabilseydi:
NASA'nın En Havalı Uzay Teleskobu ile Söyleşi
NASA'nın Spitzer Uzay Teleskobu, geçtiğimiz beş buçuk yıl boyunca kendisini soğutmuş olan sıvının son damlasını kullanmak üzere. Gözlemevinin, artı eksi bir haftalık farkla 12 Mayıs civarında; damarlarında dolaşıp, kırmızı ötesi algılayıcılarını mutlak sıfır adı verilen ve erişilebilen en düşük sıcaklık olan -273 derecenin birkaç derece üzerindeki dondurucu çalışma ısısında tutan sıvı helyumu tüketmiş olacağı tahmin ediliyor.
Şu anda Güneş'in çevresinde Dünya'nın yaklaşık 100 milyon kilometre gerisinde
dolanan uzay aracı, sonuç olarak biraz ısınacak ve aygıt sıcaklıkları -271 dereceden
-242 dereceye yükselecek. Bu sıcaklık yine de yaklaşık sıfır derecelik sıcaklığa
sahip olan bir kalıp buzdan çok daha fazla soğuktur. Daha da önemlisi, bu sıcaklık
Spitzer'in kırmızı ötesi algılayıcılarından bazılarını en az iki yıl daha uzayı
gözlemlemeye devam ettirebilecek kadar soğuktur.
Eğer Spitzer konuşabilseydi, onunla yapılabilecek bir söyleşi herhalde
aşağıdaki gibi olurdu.
Muhabir : Burası çok soğuk.
Spitzer : Özür dilerim. Her ne kadar ısınıyor olsam da, iki kırmızı ötesi kanalımın çalışmaya
devam edebilmesi için oldukça soğuk kalmam gerekiyor.
Muhabir : Neden kırmızı ötesi teleskopların soğuk tutulması gerekiyor?
Spitzer : İyi soru. Kırmızı ötesi ışığı üreten ısıdır. Bu nedenle, mühendisler
yalnızca incelediğim nesneden gelen kırmızı ötesi ışığı ölçtüğümden emin olmak
amacıyla benim kendi ısımı düşük tutarlar. Güneş'in etrafında Dünya'nın çok gerisinde
dolanmam ve güneş kalkanlarına sahip olmamın nedeni de budur zaten; düşük sıcaklığımı
muhafaza etmek.
Muhabir : Size göre en büyük keşfinizin ne olduğunu bize
söyleyebilir misiniz?
Spitzer : Sanırım, Güneşimizden farklı başka yıldızların çevresinde dolanan gezegenler
olan güneşdışı gezegenler üzerine yaptığım çalışmalardır. Böbürlenmekten nefret
ederim; fakat bir güneşdışı gezegenden gelen gerçek ışığı ilk gören teleskop
bendim. O ışığı tayfına ilk defa ayıran da ben olmuştum. Ah, pardon, yine teknik
terimlerle konuşuyorum. Bir gökkuşağının farklı renklerden oluşmasına benzer
olarak, ışık da pek çok farklı dalga boylarından oluşur. Ben güneşdışı bir gezegenden
gelen ışığı farklı kırmızı ötesi dalga boylarına ayırabilme yeteneğine sahiptim.
Tayftaki bu bilgi, bizlere gezegenin havaküresi hakkında bilgi vermektedir.
Muhabir : Gezegenler hakkında neler öğrendiniz?
Spitzer : Bir kere, "sıcak Jüpiterler" adı verilen ve sıcak gazdan oluşan güneşdışı gezegenlerin
hepsinin aynı olmadığını öğrendim. Bazıları, ateş kadar sıcak ve buz kadar soğuk
sıcaklıklarıyla yabanıldır. Diğerleri ise daha dengelidir. Ayrıca, güneşdışı
bir gezegenin ilk ısı haritasını da yine ben oluşturdum ve bu acayip güneşdışı
gezegenin yüzeyi boyunca kaynaşan muazzam büyüklükteki fırtınayı izledim. Bu
gezegen, kendi yıldızına gerçekten çok yaklaşıp, daha sonra da Dünya'nın güneş
sistemimiz içerisindeki konumu gibi bir noktaya kadar uzaklaşan bir yörüngeye
sahiptir.
Muhabir : Gezegenleri gerçekten seviyor gibi görünüyorsunuz.
Spitzer : Şey... Biliyorsunuz, ben aslında güneşdışı gezegenleri görmek üzere
tasarlanmamıştım! Böyle hayret verici bir yeteneğe sahip olmak, benim için tamamen
bir sürpriz olmuştu. Gezegen oluşum disklerine yönelik bir özelliğim olduğunu
ve bu özelliğin her zaman mevcut olacağını söyleyebilirim. Çünkü kırmızı ötesi
gözlerim var. Genç yıldızların etrafındaki diskler içerisinde girdaplar yaratarak
dönen ılık ve tozlu gezegen malzemelerini görebiliyorum. Gelişigüzel dağılmış
gezegen kalıntılarıyla darmadağın durumda olan eski diskleri de görebiliyorum.
Aslına bakarsanız, muhtemelen şimdiye kadar binlerce diske baktım. Asıl eğlenceli
olanı; ölmüş olan, ikiz gibi çift olan ve hatta gezegen kadar küçük olan her
türden tuhaf yıldızın etrafında bu diskleri bulmaktı. Sonuç şu ki, gezegen gelişim
süreci gökadanın ve muhtemelen evrenin her yerinde oldukça kolay bir şekilde
meydana geliyormuş gibi görünüyor.
Muhabir : Bu, uzaylıların her yerde olabileceği anlamına mı geliyor?
Spitzer : Bu soruya gerçekten iyi bir yanıt veremeyeceğim. Evet, yapılan disk araştırmaları
bizlere kayalık gezegenlerin yaygın olduğunu gösteriyor ama bu gezegenlerin
hayat içerip içermediklerini bilmiyoruz. Ayrıca, şimdiye kadar kimsenin tam
olarak Dünya'ya benzeyen bir gezegen bulamadığını da aklımızın bir köşesinde
tutmalıyız. Böyle dünyalar, bizim Güneşimize benzeyen yıldızların çevresinde
dolanan, göller ve okyanuslar için uygun sıcaklığa sahip olan kayalık gezegenler
olmalı. Bu iş büyük bir ihtimalle NASA'nın Kepler projesine düşecek ve o da
zaten çok yakında ava başlıyor.
Muhabir : Diskler ve gezegenler dışında başka nesnelere de baktınız
mı?
Spitzer : Tabi, tabi. Elbette. Güneş sistemimizdeki kuyruklu yıldızlardan, bilinen en
uzak gökadalara kadar arada kalan her şeye baktım. Milyarlarca ışıkyılı uzaklıkta
yer alan yüzlerce gizli kara delik bulmak, beni gerçekten çok heyecanlandırdı.
Gökbilimciler, bu kara deliklerin orada olduklarını biliyorlardı; çünkü bunlar
uzaya dağınık bir ışıltı olarak tespit edilebilen x-ışınları fırlatıyorlar.
Ancak kendileri tozun içerisine gömülü durumdaydılar. Benim kırmızı ötesi gözlerim,
insan gözünden farklı olarak tozun içerisini görebilir. İşte bu şekilde, kayıp
olan bu kara deliklerin çoğunu yakalama imkânına sahip oldum.
Muhabir : Bahsetmek istediğiniz başka bir keşfiniz var mı?
Spitzer : Listelenecek çok konu var, ama Samanyolu gökadamızın geniş bir şeridini görüntülediğim
bu devasa mozaik özellikle gurur duyduğum bir çalışma. Poster büyüklüğünde basıldığında
nefis görünüyor ve bu çalışma gökadamızın hareketli merkez bölgesinin şimdiye
kadar çekilmiş en iyi görüntüsü. Gördüğünüz gibi, Samanyolu'nun ortası yıldızlar
ve tozlarla zıvanadan çıkmış durumda. Tam bir keşmekeş ve görünür ışık kaçıp
kurtulamıyor. İşte bu gözlemler yalnızca güzel görünmekle kalmayıp, aynı zamanda
gökbilimcilerin gökadamızın yapı haritasını yeniden çizmesine de yardımcı olmuştur.
Yeni harita, daha önce inanıldığı gibi dört kol yerine, yalnızca iki sarmal
yıldız kolu sergilemektedir. Ne kadar çılgınca!
Muhabir : Peki ileride neler var?
Spitzer : Şey, daha sıcak görevleri sabırsızlıkla bekliyorum, çünkü artık
sadece iki kırmızı ötesi kanalım çalışıyor ve daha büyük uzay parçalarına daha
uzun süreyle bakabilmek için artık daha fazla vaktim var. Şimdi gökbilimcilerin
daha önce zaman ayıramadığımız "büyük resmi görmeye" yönelik gerçekten önemli
bazı sorularını cevaplamaya yardımcı olabilirim.
Muhabir : Üzerinde çalışacağınız kesin projelerden bazılarını sayabilir misiniz?
Spitzer : Kepler'in bulması umulan yeni "sıcak Jüpiterler" de dahil olmak üzere güneşdışı
gezegenleri incelemeye devam etmeyi planlıyorum. Ayrıca, yerel evrenimizin veya
uzayın genişlemesiyle ilgili oran tahminlerini tekrar gözden geçireceğim. Bunların
yanında, gözlerimi dikip everenin çok uzak noktalarına bakarak, mümkün olan
en uzak nesnelerden bazılarını görmeye çalışacağım. Ve ayrıca güneş sistemimizin
ortasında yer alan binlerce küçük gezegeni inceleyerek, bunların büyüklük dağılımı
üzerine ilk gerçek ölçümü ortaya koyacağım. Bu ölçüm bizlere, iri boyutlu küçük gezegenlerin
yaklaşık olarak hangi sıklıkla Dünya yakınına gelebileceğini söyleyecektir.
Muhabir : Kulağa korkutucu geliyor.
Spitzer : Aslına bakarsanız bu bilgi onlar için hazırlanmamıza yardımcı olacaktır. NASA
zaten Dünya yakınındaki nesneleri özenle ve sabırla takip ediyor. Daha fazla
bilginin zararı olmaz.
Muhabir : Daha başka güzel resimler çekecek misiniz?
Spitzer : Resimlerimi güzel mi buluyorsunuz? Çok teşekkür ederim. Evet,
daha pek çok resim çekeceğim. Örneğin, gökadamızdaki bulutlu yıldız oluşum bölgelerini
derinlemesine araştırmaya devam edeceğim. Bunlar genellikle etkileyici pozlar
ortaya koyuyorlar.
Muhabir : Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Spitzer : Soğuk yıllarım isteyebileceğimden çok daha uzundu ve artık merakla bundan sonra
gelecek başka maceraları bekliyorum. Ayrıca, çok çalışarak benim görevimi süregelen
bir başarı hikâyesi haline getirdikleri için tüm bilim insanlarımıza ve mühendislerimize
teşekkür etmek istiyorum. Ve son olarak, eğer hayranlarım daha fazla bilgi edinmek
isterlerse, www.spitzer.caltech.edu/spitzer adresini
ziyaret edebilirler.
Bu makale "http://www.jpl.nasa.gov/news/features.cfm?feature=2133" adresinden çevrilmiştir.
|