· Bize Yazın  
Bulutsu
Evrenin HaritasıGüncel HaberlerGezegen AvıSoluk Mavi NoktaBulutsu GözlemeviGökbilim Terimleri SözlüğüGünün Gökbilim Görüntüsü
 
Eğer Spitzer Konuşabilseydi: NASA'nın En Havalı Uzay Teleskobu ile Söyleşi

4 Mayıs 2009

-

NASA'nın Spitzer Uzay Teleskobu, geçtiğimiz beş buçuk yıl boyunca kendisini soğutmuş olan sıvının son damlasını kullanmak üzere. Gözlemevinin, artı eksi bir haftalık farkla 12 Mayıs civarında; damarlarında dolaşıp, kırmızı ötesi algılayıcılarını mutlak sıfır adı verilen ve erişilebilen en düşük sıcaklık olan -273 derecenin birkaç derece üzerindeki dondurucu çalışma ısısında tutan sıvı helyumu tüketmiş olacağı tahmin ediliyor.

Şu anda Güneş'in çevresinde Dünya'nın yaklaşık 100 milyon kilometre gerisinde dolanan uzay aracı, sonuç olarak biraz ısınacak ve aygıt sıcaklıkları -271 dereceden -242 dereceye yükselecek. Bu sıcaklık yine de yaklaşık sıfır derecelik sıcaklığa sahip olan bir kalıp buzdan çok daha fazla soğuktur. Daha da önemlisi, bu sıcaklık Spitzer'in kırmızı ötesi algılayıcılarından bazılarını en az iki yıl daha uzayı gözlemlemeye devam ettirebilecek kadar soğuktur.

Eğer Spitzer konuşabilseydi, onunla yapılabilecek bir söyleşi herhalde aşağıdaki gibi olurdu.

Muhabir : Burası çok soğuk.

Spitzer : Özür dilerim. Her ne kadar ısınıyor olsam da, iki kırmızı ötesi kanalımın çalışmaya devam edebilmesi için oldukça soğuk kalmam gerekiyor.

Muhabir : Neden kırmızı ötesi teleskopların soğuk tutulması gerekiyor?

Spitzer : İyi soru. Kırmızı ötesi ışığı üreten ısıdır. Bu nedenle, mühendisler yalnızca incelediğim nesneden gelen kırmızı ötesi ışığı ölçtüğümden emin olmak amacıyla benim kendi ısımı düşük tutarlar. Güneş'in etrafında Dünya'nın çok gerisinde dolanmam ve güneş kalkanlarına sahip olmamın nedeni de budur zaten; düşük sıcaklığımı muhafaza etmek.

Muhabir : Size göre en büyük keşfinizin ne olduğunu bize söyleyebilir misiniz?

Spitzer : Sanırım, Güneşimizden farklı başka yıldızların çevresinde dolanan gezegenler olan güneşdışı gezegenler üzerine yaptığım çalışmalardır. Böbürlenmekten nefret ederim; fakat bir güneşdışı gezegenden gelen gerçek ışığı ilk gören teleskop bendim. O ışığı tayfına ilk defa ayıran da ben olmuştum. Ah, pardon, yine teknik terimlerle konuşuyorum. Bir gökkuşağının farklı renklerden oluşmasına benzer olarak, ışık da pek çok farklı dalga boylarından oluşur. Ben güneşdışı bir gezegenden gelen ışığı farklı kırmızı ötesi dalga boylarına ayırabilme yeteneğine sahiptim. Tayftaki bu bilgi, bizlere gezegenin havaküresi hakkında bilgi vermektedir.

Muhabir : Gezegenler hakkında neler öğrendiniz?

Spitzer : Bir kere, "sıcak Jüpiterler" adı verilen ve sıcak gazdan oluşan güneşdışı gezegenlerin hepsinin aynı olmadığını öğrendim. Bazıları, ateş kadar sıcak ve buz kadar soğuk sıcaklıklarıyla yabanıldır. Diğerleri ise daha dengelidir. Ayrıca, güneşdışı bir gezegenin ilk ısı haritasını da yine ben oluşturdum ve bu acayip güneşdışı gezegenin yüzeyi boyunca kaynaşan muazzam büyüklükteki fırtınayı izledim. Bu gezegen, kendi yıldızına gerçekten çok yaklaşıp, daha sonra da Dünya'nın güneş sistemimiz içerisindeki konumu gibi bir noktaya kadar uzaklaşan bir yörüngeye sahiptir.

Muhabir : Gezegenleri gerçekten seviyor gibi görünüyorsunuz.

Spitzer : Şey... Biliyorsunuz, ben aslında güneşdışı gezegenleri görmek üzere tasarlanmamıştım! Böyle hayret verici bir yeteneğe sahip olmak, benim için tamamen bir sürpriz olmuştu. Gezegen oluşum disklerine yönelik bir özelliğim olduğunu ve bu özelliğin her zaman mevcut olacağını söyleyebilirim. Çünkü kırmızı ötesi gözlerim var. Genç yıldızların etrafındaki diskler içerisinde girdaplar yaratarak dönen ılık ve tozlu gezegen malzemelerini görebiliyorum. Gelişigüzel dağılmış gezegen kalıntılarıyla darmadağın durumda olan eski diskleri de görebiliyorum. Aslına bakarsanız, muhtemelen şimdiye kadar binlerce diske baktım. Asıl eğlenceli olanı; ölmüş olan, ikiz gibi çift olan ve hatta gezegen kadar küçük olan her türden tuhaf yıldızın etrafında bu diskleri bulmaktı. Sonuç şu ki, gezegen gelişim süreci gökadanın ve muhtemelen evrenin her yerinde oldukça kolay bir şekilde meydana geliyormuş gibi görünüyor.

Muhabir : Bu, uzaylıların her yerde olabileceği anlamına mı geliyor?

Spitzer : Bu soruya gerçekten iyi bir yanıt veremeyeceğim. Evet, yapılan disk araştırmaları bizlere kayalık gezegenlerin yaygın olduğunu gösteriyor ama bu gezegenlerin hayat içerip içermediklerini bilmiyoruz. Ayrıca, şimdiye kadar kimsenin tam olarak Dünya'ya benzeyen bir gezegen bulamadığını da aklımızın bir köşesinde tutmalıyız. Böyle dünyalar, bizim Güneşimize benzeyen yıldızların çevresinde dolanan, göller ve okyanuslar için uygun sıcaklığa sahip olan kayalık gezegenler olmalı. Bu iş büyük bir ihtimalle NASA'nın Kepler projesine düşecek ve o da zaten çok yakında ava başlıyor.

Muhabir : Diskler ve gezegenler dışında başka nesnelere de baktınız mı?

Spitzer : Tabi, tabi. Elbette. Güneş sistemimizdeki kuyruklu yıldızlardan, bilinen en uzak gökadalara kadar arada kalan her şeye baktım. Milyarlarca ışıkyılı uzaklıkta yer alan yüzlerce gizli kara delik bulmak, beni gerçekten çok heyecanlandırdı. Gökbilimciler, bu kara deliklerin orada olduklarını biliyorlardı; çünkü bunlar uzaya dağınık bir ışıltı olarak tespit edilebilen x-ışınları fırlatıyorlar. Ancak kendileri tozun içerisine gömülü durumdaydılar. Benim kırmızı ötesi gözlerim, insan gözünden farklı olarak tozun içerisini görebilir. İşte bu şekilde, kayıp olan bu kara deliklerin çoğunu yakalama imkânına sahip oldum.

Muhabir : Bahsetmek istediğiniz başka bir keşfiniz var mı?

cizgi
Spitzer
cizgi
Spitzer : Listelenecek çok konu var, ama Samanyolu gökadamızın geniş bir şeridini görüntülediğim bu devasa mozaik özellikle gurur duyduğum bir çalışma. Poster büyüklüğünde basıldığında nefis görünüyor ve bu çalışma gökadamızın hareketli merkez bölgesinin şimdiye kadar çekilmiş en iyi görüntüsü. Gördüğünüz gibi, Samanyolu'nun ortası yıldızlar ve tozlarla zıvanadan çıkmış durumda. Tam bir keşmekeş ve görünür ışık kaçıp kurtulamıyor. İşte bu gözlemler yalnızca güzel görünmekle kalmayıp, aynı zamanda gökbilimcilerin gökadamızın yapı haritasını yeniden çizmesine de yardımcı olmuştur. Yeni harita, daha önce inanıldığı gibi dört kol yerine, yalnızca iki sarmal yıldız kolu sergilemektedir. Ne kadar çılgınca!

Muhabir : Peki ileride neler var? 

Spitzer : Şey, daha sıcak görevleri sabırsızlıkla bekliyorum, çünkü artık sadece iki kırmızı ötesi kanalım çalışıyor ve daha büyük uzay parçalarına daha uzun süreyle bakabilmek için artık daha fazla vaktim var. Şimdi gökbilimcilerin daha önce zaman ayıramadığımız "büyük resmi görmeye" yönelik gerçekten önemli bazı sorularını cevaplamaya yardımcı olabilirim.

Muhabir : Üzerinde çalışacağınız kesin projelerden bazılarını sayabilir misiniz?

Spitzer : Kepler'in bulması umulan yeni "sıcak Jüpiterler" de dahil olmak üzere güneşdışı gezegenleri incelemeye devam etmeyi planlıyorum. Ayrıca, yerel evrenimizin veya uzayın genişlemesiyle ilgili oran tahminlerini tekrar gözden geçireceğim. Bunların yanında, gözlerimi dikip everenin çok uzak noktalarına bakarak, mümkün olan en uzak nesnelerden bazılarını görmeye çalışacağım. Ve ayrıca güneş sistemimizin ortasında yer alan binlerce küçük gezegeni inceleyerek, bunların büyüklük dağılımı üzerine ilk gerçek ölçümü ortaya koyacağım. Bu ölçüm bizlere, iri boyutlu küçük gezegenlerin yaklaşık olarak hangi sıklıkla Dünya yakınına gelebileceğini söyleyecektir.

Muhabir : Kulağa korkutucu geliyor.

Spitzer : Aslına bakarsanız bu bilgi onlar için hazırlanmamıza yardımcı olacaktır. NASA zaten Dünya yakınındaki nesneleri özenle ve sabırla takip ediyor. Daha fazla bilginin zararı olmaz.

Muhabir : Daha başka güzel resimler çekecek misiniz?

Spitzer : Resimlerimi güzel mi buluyorsunuz? Çok teşekkür ederim. Evet, daha pek çok resim çekeceğim. Örneğin, gökadamızdaki bulutlu yıldız oluşum bölgelerini derinlemesine araştırmaya devam edeceğim. Bunlar genellikle etkileyici pozlar ortaya koyuyorlar.

Muhabir : Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?

Spitzer : Soğuk yıllarım isteyebileceğimden çok daha uzundu ve artık merakla bundan sonra gelecek başka maceraları bekliyorum. Ayrıca, çok çalışarak benim görevimi süregelen bir başarı hikâyesi haline getirdikleri için tüm bilim insanlarımıza ve mühendislerimize teşekkür etmek istiyorum. Ve son olarak, eğer hayranlarım daha fazla bilgi edinmek isterlerse, www.spitzer.caltech.edu/spitzer adresini ziyaret edebilirler.

cizgi

Bu makale "http://www.jpl.nasa.gov/news/features.cfm?feature=2133" adresinden çevrilmiştir.

© Gezegen Avı (Planet Quest) sitesinde yer alan tüm makale, haber ve görsellerin - aksi belirtilmedikçe - telif hakları Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü / Jet İtiş Gücü Laboratuvarı (JPL)'na aittir.
Çeviri ve Düzenleme
Murat TUNÇAY - Tahir ŞİŞMAN
Site Meter