Kepler Bilim İnsanı Fırlatmaya Giden Uzun Yolculuğu Anlatıyor
|
|
Kepler'in Dünya benzeri gezegenler arayacağı gökada bölgesinin temsili resmi. |
(GEZEGEN AVI) - William Borucki'nin uzayın keşfine olan ilgisi erken yaşlarda,
o ve çocukluk arkadaşları Wisconsin/ABD'nin tarım alanları içerisinde küçük
bir kasaba olan Delavan'ın göklerine ev yapımı roketler fırlatarak başlamış.
Yerel polis şefi yolu kapatır, böylece onlar da başkaları için bir tehlike
yaratmazmış. "Bizim yaşadığımız yerde" diyor Borucki, "olabilecek en kötü
şey, gerisin geri yere düşen roketin bir ineğe çarpmasıydı".
Yıllar sonra Borucki, bizleri "Yalnız
mıyız?" sorusunu yanıtlamaya her zamankinden daha yakın bir noktaya getireceği
umulan Kepler projesinin baş bilim araştırmacısı olmuştur. Bu proje, Borucki'nin
"büyük problemler" adını verdiği sorunların çözümü için on yıllar boyunca süren
ileriyi görme, azim ve fedakarlıkların bir sonuca ulaşacağı noktadır.
Okulu bitirdikten sonra, işe başvurma zahmetine katlandığı ilk ve tek yer olan
NASA'ya kabul edildi. Borucki, "Uzayı keşfetmek istiyordum" diyor.
Meslek yaşamına NASA'nın Kaliforniya/ABD'de bulunan Ames Araştırma
Merkezi'nde, Apollo Ay projeleri için ısı kalkanları geliştirilmesine yardım
ederek başladı.
Öte yandan, bu genç bilim insanı 1980'lerin başlarında yeni ve çok az bilinen
bir alana, güneşdışı gezegen keşfine ilgi duymaya başlamıştı. Ames'te katıldığı
seminerler ile başka yıldızların yörüngesinde dönen gezegenlerin varlığı ve
bunların tespiti hakkında okuduğu bir araştırma raporundan ilham alan Borucki,
güneşdışı gezegenlerin ışık ölçümü ile nasıl bulunabileceğini detaylı olarak
anlatan ilk araştırma raporunu yayımladı ki, bu konu tam
25 yıl sonra Kepler projesinin
temellerini oluşturmaktadır.
Borucki'nin fikirleri çığır açacak nitelikteydi; ancak araştırma raporu bilim
dünyasında aşırı kuşku ile karşılandı. Kendisi "insanlar fikrime burun kıvırdılar"
diyor ve ekliyor "bu tür gözlemler yapmak için bir tekniğin mevcut olmadığını
söylediler". Bulmak için yöntem aramak şöyle dursun,
o zamanlar başka yıldızların etrafında dolanan gezegenlerin var olması bile
bilim kurgunun sınırı olarak kabul ediliyordu.
Borucki, yine de yılmamıştı. Bu durumu "zamanımı, büyük soruların yanıtlarını
arayarak ve önemli olduğunu hissettiğim şeyleri yaparak geçirmek istiyordum" diye
açıklıyor ve ekliyor "güneşdışı
gezegenleri bulmak, çözmek için çok büyük bir problemdi ve büyük problemleri
çözmenin bedeli de büyük olabilirdi".
Projedeki düşüncelerin parasal anlamda desteklenmeye değer olduğunu göstermesi
zorlu bir işti. Borucki "güneşdışı gezegenlerin bulunmasına yönelik tekliflerin
baştan savılması beklenen bir sonuçtu" diye anlatıyor ve devam ediyor "insanlar
bunun yapılabilmesi için hiçbir yol olmadığını düşündüler; daha önce hiç kimse
otomatiğe bağlanmış ışık ölçümü yapmamıştı".
Bununla birlikte Borucki ve ekibi 1990'lı yıllar boyunca davalarının haklılığını
ispat etmeyi başardı. Ekip, Kaliforniya'daki Lick Gözlemevi'nde aynı
anda 10.000 yıldızı takip edebilecek yer temelli bir ışık ölçer geliştirilerek,
otomatiğe bağlanmış ışık ölçümü yapılabileceğini gösterip, Dünya büyüklüğünde
gezegenleri saptayabilmek için milyonda 20 birimlik ışık ölçüm hassasiyeti
gerektiğini gözler önüne seren yüksek hassasiyete sahip bir laboratuvar benzetimi
geliştirdi.
Nihayet 2001 yılında NASA, rakip teklifleri de içeren bir havuz içerisinden,
o ve ekibinin proje tasarımını seçti. Kepler uzay aracı bugün fırlatma rampasına
ulaşmış durumda. Yani Borucki'nin 25 yıl önce yazdığı ilk güneşdışı gezegen
araştırma raporunda bahsettiği fikirler ve teknoloji bugün meyvesini vermek
üzere.
Borucki, Kepler bir kez gözlemlerine başladığında, gelmeye başlayacak verilerin
bilim insanlarına evrendeki yerimizi daha iyi anlama konusunda yardımcı olacağından
çok umutlu. Diyor ki "Kepler'den gelecek verilerin çok büyük etkisi olacak,
özellikle de yörüngeleri kendi yıldızlarının yaşama elverişli kuşağı içerisinde
bulunan bizimki gibi gezegenlerden çok miktarda bulursak". Ve devam ediyor
"işte o zaman büyük bir ihtimalle yalnız olmadığımızı bileceğiz ve bir gün
evrendeki diğer zeki yaşam biçimleriyle bir araya gelebileceğiz".
Diğer taraftan, Kepler Dünya benzeri gezegenlerin bulunması için gelecekte yapılacak
projelerin yönlendirilmesine de yardımcı olacak. Borucki, "Kepler bir sıçrama
tahtasıdır" diyor. "Dünya benzeri gezegenlerin sıklığına bağlı olarak, arkadan
gelen projeler bir gezegenin bileşimini ve havaküresini çözümleyebilir ve
sonunda ümit vadeden bir güneşdışı gezegene araştırma sondası gönderilmesine
karar verebiliriz".
Bir bilim insanı ve problem çözücü olarak Borucki, Kepler'i gerçeğe dönüştürmeye
giden uzun ve zahmetli yolda başına gelenleri ayıplamak yerine, bu projeden
gelecek verileri görmekle daha fazla ilgili gibi görünüyor. Daha da ötesi,
kendi rüyalarının peşinde koşanlara bazı tavsiyeleri var. Diyor ki
"sabırlı olun, ısrarcı olun ve zamanınızı yararlı bir şeyler için harcayın".
Yazan: Joshua Rodriguez / Gezegen Avı (PlanetQuest)
|