NASA'nın Başka Dünyaları Arayacak Kepler Projesi
|
|
Kepleri uzayda gösteren temsili bir görüntü. (Görüntü katkısı: NASA/JPL) |
NASA'nın Kepler uzay aracı bugün fırlatma rampasında görülmeye hazır ve çok yakında
yaşam içermesi mümkün olan dünyaları araştırmak üzere yolculuğuna
başlayacak.
Kepler'in, bir Delta II roketi ile 5 Mart 2009'da ABD saati ile 22:48'de (Türkiye
saati ile 6 Mart sabaha karşı 05:48'de) Florida/ABD'de bulunan Cape Canaveral
Hava Kuvvetleri Üssü'nden fırlatılması planlanıyor. Bu proje, Dünya'ya benzer
gezegenler bulma yeteneğine sahip ilk proje. Dünya'ya benzemekten kasıt,
güneş benzeri bir yıldızın yörüngesinde dolanan ve yüzeyinde sıvı halde
su barındırabilecek, ılık bir kuşak içerisinde bulunan kayalık gezegenler.
Sıvı haldeki suyun yaşamın oluşabilmesi için zorunlu olduğuna inanılıyor.
Washington'daki NASA merkezinde gök fiziği bölüm müdürü olan Jon Morse "Kepler,
NASA'nın sonunda Dünya'ya benzer koşulların mevcut olduğu gezegenleri bulma ve
bunları incelemeye yönelik daha geniş kapsamlı çabalarının hayati öneme sahip
bir bileşenidir" diyor ve ekliyor "Kepler'in yapacağı gezegen nüfus sayımı, gökadamızda
mevcut Dünya büyüklüğündeki gezegenlerin sıklığını öğrenmek ve yakın yıldızların
çevresinde bulunan bu tür gezegenleri doğrudan belirleyip, özelliklerini saptayacak
bundan sonraki projelerin planlanması açısındanj çok önemli olacaktır".
Bu projeyle, Samanyolu Gökadamızın Kuğu-Çalgı bölgesinde yer alan 100.000'den
fazla güneş benzeri yıldızı araştırmak için üç buçuk yıl harcanacak. Yıldızlarından
farklı uzaklıklarda yer alan, Dünya büyüklüğünde veya daha büyük yüzlerce
gezegen bulunması umulmaktadır. Eğer Dünya büyüklüğündeki gezegenler yaşama
elverişli kuşak içerisinde yaygın olarak bulunuyorsa, Kepler düzinelerce gezegen
bulabilir. Eğer bu tür gezegenler nadir bulunuyorsa, bu durumda Kepler
hiçbir şey bulamayabilir.
Sonuç olarak bu proje, eski Yunanlılar zamanından beri sorulan bir soruya yanıt
verme konusunda ilk adımımız olacaktır; uzayda bizimki gibi başka dünyalar
var mı, yoksa yalnız mıyız?
NASA'nın Moffett Field - Kaliforniya/ABD'de bulunan Ames Araştırma Merkezi'nde
Kepler'in baş bilim araştırmacısı olan William Borucki, bu konuda "yıldızların
büyük çoğunluğunun 'Dünyalara' sahip olduğunu bulmak, yaşamın gelişimini
destekleyecek koşulların gökadamızın her yerinde yaygın olarak mevcut olduğuna
işaret eder" diyor
ve şöyle devam ediyor, "birkaç tane bulmak veya hiç bulamamak ise, yalnız
olabileceğimizin göstergesi olacaktır".
Kepler Teleskobu, gezegenlerin yıldızların önünden geçerken neden
oldukları dönemsel soluklaşmayı tespit edebilecek şekilde özel olarak tasarlanmıştır.
Dünyamızdan bakıldığında, bazı yıldız sistemleri gezegenleri yıldızın önünden
geçecek şekilde konumlanmıştır. Gezegenler önlerinden geçtiğinde, yıldızların
ışığında hafif bir soluklaşma veya bir göz kırpma meydana gelir.
Teleskop, parlaklıkta meydana gelen yalnızca milyonda 20 birimlik değişiklikleri
kaydederek, bu göz kırpmalardan en soluk olanlarını bile saptayabilmektedir.
Bu çözünürlüğe ulaşmak için Kepler şimdiye kadar uzaya gönderilmiş en
büyük kamerayı kullanacaktır. Bu kamera, CCD olarak bilinen yükten bağlaşımlı
aygıtlardan tam 95 megapiksellik bir dizi içermektedir.
NASA'nın Pasadena - Kaliforniya/ABD'de bulunan Jet İtiş Gücü Laboratuvarı (JPL)'nda
Kepler Proje Müdürü olarak çalışan James Fanson bu konuda şöyle bir örnek
veriyor "Eğer Kepler geceleyin uzaydan Dünya üzerinde mevcut küçük bir kasabaya
baktırılsa, önünden biri geçerken bir veranda lambasında meydana gelecek soluklaşmayı
tespit edebilecektir".
Ömrü boyunca gözünü dikip geniş bir gökyüzü parçasına bakacak olan Kepler, gezegenleri
pek çok döngü boyunca ve düzenli olarak yıldızlarının önünden geçerken izleme
imkanına sahip olacaktır. Bu da, gökbilimcilerin gezegenlerin varlığını teyit
edebilmesini sağlayacaktır. Yaşama elverişli kuşak içerisinde yer alan
Dünya büyüklüğündeki gezegenler, kuramsal olarak bir dönüşlerini yaklaşık
bir yılda tamamlayacaklardır; bu yüzden Kepler, gezegenlerin varlığını teyit
edebilmek için bu yıldızları en az üç yıl gözlemleyecektir. Dünya üzerindeki
teleskoplar ile NASA'nın Hubble ve Spitzer teleskopları ise, bulunan büyükçe
gezegenler üzerindeki takip çalışmalarını yerine getirecektir.
Kaliforniya/ABD'de bulunan San Francisco Eyalet Üniversitesi'nde çalışan güneşdışı
gezegen avcısı Debra Fischer "başka yıldızların çevresinde ne tür gezegenlerin
oluştuğunu anlayabilmemiz için Kepler önemli bir köşe taşıdır" diyor ve ekliyor "ortaya
çıkacak keşifler gazdan oluşan büyük güneşdışı gezegenlerin hemen Spitzer
ile havakürelerinin incelenmesi için kullanılacaktır. Ve biriken bu istatistikler,
gökadamız içerisindeki başka bir yıldızın çevresinde dolanan bizimki gibi
bir
"soluk mavi nokta"yı görüntüleyeceğimiz o güne kadar
doğru bir yol izlememiz konusunda bize yardımcı olacaktır".
Bu makale "http://jpl.nasa.gov/news/news.cfm?release=2009-025" adresinden çevrilmiştir.
|