· Bize Yazın  
Bulutsu
Evrenin HaritasıGüncel HaberlerGezegen AvıSoluk Mavi NoktaBulutsu GözlemeviGökbilim Terimleri SözlüğüGünün Gökbilim Görüntüsü
 
Spitzer'e Göre "Bu Gezegenin Tadı Biraz Tuhaf"

21 Nisan 2010

-
Metan içermeyen, tuhaf bir dünya yukarıdaki sanatçı çalışmasında kendi yıldızı tarafından tutulmuş olarak görülüyor. Görüntü katkısı : NASA / JPL - Caltech
Yüksek çözünürlüklü görüntü için tıklayın.

Pasadena - Kaliforniya / ABD - NASA'nın Spitzer Uzay Teleskobu, uzak bir gezegen hakkında tuhaf bir şey keşfetti; bu gezegen güneş sistemimizdeki pek çok gezegende ortak bir bileşen olan metanı içermiyor.

Nature dergisinin 22 Nisan tarihli sayısında yayımlanan bir araştırmanın başyazarı olan ve Orlando / ABD'de bulunan Florida Merkez Üniversitesi, Gezegen Bilimleri Bölümü'nde mezun öğrenci olarak görev yapan Kevin Stevenson "Bu büyük bir bilmece" diyor ve devam ediyor "Eldeki modeller bize bu gezegende bulunan karbonun metan şeklinde var olması gerektiğini söylüyor. Kuramcılar bu durumu çözebilmek için uzun bir süre uğraşacaklar."

Bu keşif gökbilimcileri Dünya büyüklüğündeki uzak gezegenlerin havakürelerini derinlemesine inceleyebilme noktasına bir adım daha yaklaştırdı. GJ 436b olarak adlandırılan bu metansız gezegen, yaklaşık olarak Neptün büyüklüğünde ki; bu da onu herhangi bir teleskobun başarılı bir şekilde "tattığı" ya da incelediği en küçük uzak gezegen konumuna getiriyor. Daha büyük bir uzay teleskobu da aynı tekniği kullanarak, önünde sonunda daha küçük ve Dünya benzeri gezegenlerde metan veya su, oksijen ve karbondioksit gibi yaşama işaret eden diğer kimyasalları araştırabilecektir.

Stevenson konuyla ilgili olarak "En nihayetinde küçük ve kayaç bir dünya üzerinde biyolojik imzalar bulmak isteriz. Oksijen, özellikle de bir miktar metan ile birlikte olursa, biz insanlara yalnız olmadığımızı söyleyebilecektir".

Florida Merkez Üniversitesi'nde bu araştırmanın başı olarak görev yapan Joseph Harrington "Bu olayda, hayatın varlığı için değil ama gezegenin kimyası nedeniyle metan bulmayı ümit ediyorduk. Bu tür bir gezegen metan yaratabilmiş olmalıydı. Bu daha çok çırpılmış yumurtaya ekmek batırıp, kızartmaya ve sonunda yulaf ezmesi elde etmeye benzer" diyor.

Yaşam içermekte olan bizim gezegenimizde, en çok sığırlar içerisinde yaşayan mikroplar ile içi su dolu çeltik tarlalarında bekleyen mikroplar tarafından üretilen metan mevcuttur. Sığırları olmasa da, güneş sistemimizdeki tüm dev gezegenlerde de metan bulunmaktadır. Örneğin, Neptün kırmızı ışığı soğuran bu kimyasal nedeniyle mavi renktedir. Metan, aralarında kahverengi cüceler adı verilen "başarısız olmuş" yıldızların da bulunduğu nispeten soğuk nesnelerde ortak olarak bulunan bir bileşendir.

Aslına bakarsanız, hidrojen, karbon ve oksijen karışımından oluşan sıradan bir havaküreye sahip olup, 1000 Kelvin (726 santigrat) derecelik sıcaklığa sahip her dünyada büyük miktarda metan ve az miktarda karbonmonoksit olması beklenir. Karbon, bu sıcaklıklarda metan biçiminde olmayı "tercih eder".

800 Kelvin (527 santigrat) derecelik sıcaklığa sahip GJ 436b'de bol miktarda metan ve az miktarda karbondioksit bulunması beklenir. Spitzer gözlemleri ise bunun tam tersini göstermiştir. Uzay teleskobu gezegenin ışığını altı farklı kırmızı ötesi dalga boyunda yakalayarak, karbonmonoksit bulunduğuna dair kanıtları gözler önüne sermiş, ancak metan bulamamıştır.

Harrington "Kafalarımızı kaşıyıp duruyoruz. Fakat bu durumun bize söylediği şey modellerimizde geliştirilecek yönler olduğudur. Şimdi elimizde uzak gezegenlerin havakürelerinde gerçekten neler olup bittiğini öğretecek gerçek veriler var" diyor.

GJ 436b, Aslan Takımyıldızı içerisinde 33 ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır. Gezegen, Güneşimizden çok daha soğuk bir "M sınıfı cüce" olan kendi küçük yıldızı çevresinde 2,64 günlük dar bir yörüngede dolanmaktadır. Ayrıca, Dünya'dan görüldüğü haliyle yıldızı önünden geçiş yapmaktadır.

Spitzer, gezegenin ikinci tutulma olarak adlandırılan bir olay dahilinde kendi yıldızının arkasına kaymasını izleyerek GJ 436b'nin soluk ışımasını tespit edebildi. Gezegen gözden kaybolduğunda yıldız sisteminde gözlenen toplam ışık azalır. Daha sonra bu azalma gezegenin parlaklığını bulmak üzere farklı dalga boylarında ölçülür. İlk defa 2005 yılında Spitzer'in öncülüğünü yaptığı bu teknik, o zamandan beri Jüpiter büyüklüğünde birkaç güneşdışı gezegenin havaküre bileşenlerini ölçmek için kullanılmış olup, şimdi de Neptün büyüklüğündeki GJ 436b için kullanılmıştır.

NASA'nın her ikisi de Pasadena - Kaliforniya / ABD'de yer alan Jet İtiş Gücü Laboratuvarı'ndaki Güneşdışı Gezegen Bilim Enstitüsü ile Kaliforniya Teknoloji Enstitülerinde genel müdür olarak görev yapan Charles Beichman, "Spitzer tekniği, daha önceleri incelenen sıcak Jüpiter'lere kıyasla Dünyamıza daha çok benzeyen küçük ve daha soğuk gezegenlere doğru ilerletilmektedir. Gelecek yıllarda, bir uzay teleskobunun Dünya'nın birkaç katı büyüklüğündeki kayaç gezegenlerin havaküre özelliklerini tespit etmesini umabiliriz. Böyle bir gezegen yaşamın işaret levhalarını gözler önüne serebilecektir" diyor.

Bu araştırma, Spitzer soğutma sıvılarını bitip, resmi olarak "ılık" görevlerine başladığı Mayıs 2009'dan önce gerçekleştirilmişti.

cizgi

Bu makale "http://jpl.nasa.gov/news/news.cfm?release=2010-137" adresinden çevrilmiştir.

© Gezegen Avı (Planet Quest) sitesinde yer alan tüm makale, haber ve görsellerin - aksi belirtilmedikçe - telif hakları Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü / Jet İtiş Gücü Laboratuvarı (JPL)'na aittir.
Çeviri ve Düzenleme
Murat TUNÇAY - Tahir ŞİŞMAN
Site Meter