Yakalanması Zor Bir Avı Takip Etmeye Yardımcı Olan Birkaç Yöntem |
Yakınımızda yer alan yıldızların çevresinde keşfedilen gezegenler hiçbir zaman
gözle görülmedi. Onun yerine, gökbilimciler bu gezegenleri dolaylı olarak,
yani görülmeyen bir eşin kendisi üzerinde yarattığı etkilerden var olduğu
sonucunu çıkartarak keşfettiler.
Şu ana kadar, gökbilimciler yalnızca muhtemelen hayat barındırmayan dev gezegenler
keşfettiler. Bununla birlikte, Kayaç
Gezegen Bulucu ve öncüleri gibi gelecekte devreye girecek olan bazı araçlar,
Dünya büyüklüğündeki yeni gezegenler için doğrudan kanıtlar arayacak.
Güneşdışı gezegenleri gözlemlemenin zorlukları üç temel nedenden kaynaklanır:
- Gezegenler erken dönemleri haricinde kendi kendilerine ışık üretmezler.
- Bizden çok çok uzaktadırlar.
- Ana yıldızlarından kaynaklanan kör edici parlaklığın içinde kaybolmuş durumdadırlar.
Örneğin; bize en yakın yıldız olan Proksima Erboğa'nın çevresinde dolanan bir
gezegen var olsaydı, Plüton'dan 7000 kez daha uzakta bulunacaktı. Bu gezegeni
gözlemeye çalışmak ise, Londra'dan Bağdat'taki bir çiçeğe konmuş küçük
bir kelebeğin yerini tespit etmeye çalışmak gibi bir şey olacaktır.
Şu ana kadar başarılı olmuş gezegen bulma yöntemleri ve halen geliştirilmekte
olan diğer yöntemlerle ilgili genel bir özet aşağıda sunulmuştur.
Doppler Kayması
Yıldızların hız veya konumlarında meydana gelen değişikliklerle ilgili hassas
ölçümler, bir gezegenin, kütleçekimi nedeniyle yıldızının deviniminde
meydana getirdiği değişimin büyüklüğünü ortaya koyar. Bilim insanları
da bu bilgiden gezegenin kütlesini ve yörüngesini bulurlar.
Bir gezegen niçin bir yıldızın sallanmasına neden olur? Eğer bir yıldız tek bir
eşe sahipse, her ikisi de ortak kütle merkezleri etrafında daireye yakın bir
yörünge üzerinde hareket eder. Nesnelerden biri çok daha küçük olsa bile,
fizik kanunları her ikisini de yıldız ve gezegen sisteminin ortak merkezi
etrafında dolanmaya zorlar. Bu ortak merkez ise iki nesnenin birbirlerini
dengeledikleri noktadır.
Dikey hız yönteminde, yıldız ve gezegen ortak kütle merkezleri etrafında dolanıp
dururken, yıldızın hızında meydana gelen küçük değişiklikler ölçülür. Bununla
birlikte, böyle bir durumda tespit edilen hareket gözlemciye doğru veya gözlemciden
aksi yöne doğrudur. Gökbilimciler, bu değişiklikleri ışığın tayfını inceleyerek
belirleyebilirler. Doppler kayması olarak bilinen bir etkiyle, bize
doğru hareket eden bir yıldızdan gelen ışık dalgaları tayfın mavi ucuna doğru
kayar. Eğer yıldız uzaklaşıyorsa, bu sefer de ışık dalgaları tayfın kırmızı
ucuna doğru kayar.
Böyle olur; çünkü dalgalar yıldız gözlemciye yaklaştığında sıkışır, yıldız
uzaklaştığında genişler. Bu etki, bir trenin düdüğünde yaklaşırken ve uzaklaşırken
duyduğumuz perde değişikliğine benzer.
Gezegen ne kadar büyük ve ana yıldıza ne kadar yakınsa, yıldız da kütle merkezi
etrafında o kadar daha hızlı döner ve yıldız ışığının tayfında da o kadar
büyük renk değişimine neden olur. İlk keşfedilen gezegenlerin Jüpiter büyüklüğünde
(Dünya'dan 300 kat daha büyük kütleli) ve ana yıldızlarına çok yakın yörüngelere
sahip olmalarının nedeni budur.
Gök Ölçümü
10 parsek veya 33 ışıkyılı uzaklıktan gözlendiğinde, Jüpiter nedeniyle Güneş'in konumunda meydana gelecek değişiklikler. |
Dikey hız tekniğinde olduğu gibi, bu yöntem de yörüngedeki gezegenin etkisiyle
yıldızın hareketlerinde meydana gelen küçük devinimlere dayanmaktadır. Bununla
birlikte, bu yöntemde gökbilimciler yıldızların gökyüzündeki küçücük yer değişikliklerini
araştırırlar.
Güneş sistemimizdeki gezegenler de Güneş üzerinde birkaç ışıkyılı uzaklıkta
yer alan bir gözlemci tarafından saptanabilecek ileri-geri devinimlere
neden olmaktadır.
Uzay Girişim Ölçümü Projesi'nin en önemli
hedefi, dar açılı gök ölçümünü kullanarak, yakınımızda yer alan Güneş türünden
yıldızların yörüngelerindeki Dünya büyüklüğünde gezegenlerin varlığını
belirlemektir. Buna benzer olarak, Keck Girişimölçeri, Uranüs
kütlesindeki gezegenleri araştırmak üzere yüzlerce yıldız üzerinde gök ölçümü
araştırması yürütecektir.
Geçiş Yöntemi
Eğer bir gezegen bir yıldız ile bir gözlemcinin bakış düzleminin tam arasından geçerse, yıldız ışığının küçücük bir kısmını engeller ve bu yüzden de yıldızın görünür parlaklığını azaltır.
Hassas aygıtlar, parlaklıktaki bu düzenli azalmayı saptayabilirler. Geçişin
süresi ve derinliği kullanılarak gezegenin yörüngesi ve büyüklüğü hesaplanabilir.
Küçük gezegenler daha küçük etki yaratırlar, büyüklerse daha büyük. Örneğin,
dünya benzeri bir yörüngeye sahip olan kayaç bir gezegen, yıldızının
parlaklığında sadece birkaç saat sürecek küçük bir azalma yaratacaktır.
Kütleçekimsel Mikro Merceklenme
Bu yöntem, Einstein'ın genel görelilik kuramında yer alan öngörülerden birinden
türemiştir: Kütleçekimi uzayı büker. Bizler, normal olarak ışığın düz bir
çizgi üzerinde ilerlediğini düşünürüz; ancak ışık ışınları uzayda yıldız
gibi büyük kütleli bir nesnenin varlığı nedeniyle eğilmiş olan bir bölgeden
geçerken bükülür. Bu etki, Güneş'in yıldız ışığı üzerindeki kütleçekimsel
etkisi gözlemlenerek ispatlanmıştır.
Bir gezegen şans eseri olarak bizim bakış düzlemimiz boyunca ana yıldızının önünden
geçerken, gezegenin kütleçekimi bir mercek gibi davranır. Bu mercek
ışık ışınlarını odaklayarak, parlaklıkta geçici ani bir artışa ve yıldızın
görünür konumunda bir değişime neden olur.
Gökbilimciler, ışık yaymayan veya başka türlü tespit edilemeyen nesneleri bulmak için kütleçekimsel mikro merceklenme etkisini kullanabilirler.
Doğrudan Tespit
Gezegenlerin kendileri ışık yaymadıkları için, onları doğrudan gözlemlemek başa
çıkılması zor engeller içerir. Kayaç Gezegen Bulucu gibi çalışmalar,
ışığın özel bazı niteliklerini kullanarak görme gücümüzü artırmaya yönelik
ileri teknolojilere dayanacaktır. Gezegen görüntülemeyle ilgili daha ayrıntılı
bilgi için, Teknoloji > Görüntüleme
Yöntemleri bölümüne
bakınız.
|