Küçük Bir Teleskop Uzun Bir Yol Katetti
|
|
NASA'nın Hawaii/ABD'deki Mauna Kea Dağı zirvesinde yer alan Kırmızı Ötesi Teleskop tesisi. Telif Hakkı Ernie Mastroianni |
NASA'da çalışan gökbilimciler, başka yıldızların çevresinde dolanan Dünya
benzeri gezegen avında küçük bir teleskobun devasa soruların üstesinden gelebileceğini
başarıyla gösterdiler. Ekibin bugün Nature dergisinde yayımlanan çalışması,
yer temelli gözlemevlerine güneş sistemimizin ötesinde yer alan yıldızların
yörüngesinde dolanan gezegenlerde bulunan yaşam öncesi veya yaşama ilişkin
moleküllerin araştırılmasında yıllar geçtikçe hızlanma vaat eden yeni bir
araç sağlamakta.
Bu bilim insanları, yaklaşık 63 ışıkyılı uzaklıkta yer alan Jüpiter büyüklüğünde
bir gezegenin havaküresinde bulunan organik bir molekülün tespit edilmesinde,
görece küçük, yer temelli bir teleskobun kullanıldığı yeni bir tekniği açıkladılar.
Yapılan ölçümler, yer temelli bir gözlemevinde daha önce benzeri görülmemiş
bir başarı göstererek, güneşdışı gezegenin havaküre bileşimi ve koşullarına
dair pek çok ayrıntıyı ortaya çıkardı.
Şaşırtıcı bu yeni keşif, NASA'nın Hawaii'deki Mauna Kea Dağı zirvesinde bulunan
ve 3 metre çapındaki teleskobu ile yer temelli teleskoplar arasında 40. sırada
yer alan, 30 yıllık yaşlı ve saygıdeğer Kırmızı Ötesi Teleskop Tesisi'nden
geldi.
Yeni yöntem, daha önce yalnızca çok başarılı birkaç uzay teleskobu ile mümkün
olabilen gezegen havakürelerinin incelenmesine yönelik çalışmaların yerden
de yapılabilmesine imkân sağlayarak, araştırmaların hızlanabilmesini vaat
etmektedir. NASA'nın Pasadena/Kaliforniya - ABD'de yer alan Jet İtiş Gücü
Laboratuvarı'nda gökbilimci olarak görev yapan baş yazar Mark Swain, "Bu çalışma, elverişli gözlem imkânı sağlandığında mevcut aygıtları
kullanarak kayaç gezegenlerin havakürelerinde organik moleküller tespit edebileceğimiz
izlenimini uyandırıyor" diyor. Bu da güneşdışı gezegenlerin havakürelerine
odaklanmış araştırmalar üzerinde hızlı ve ekonomik ilerlemelere imkân vererek,
sürekli büyüyen güneşdışı gezegen kadrosunu hızla daha iyi anlayabilmemizi
sağlayacaktır.
Swain konuyla ilgili olarak şunları söylüyor "Göreceli olarak küçük ve yer
temelli bir teleskop kullanmış olduğumuz gerçeği çok heyecan verici; çünkü
bu durum yerdeki daha büyük teleskopların bu yöntemi kullanarak kayaç güneşdışı
gezegen hedeflerinin özelliklerini saptayabilecekleri anlamına geliyor".
Halihazırda, 400'den fazla güneşdışı gezegen bulunmuş durumda. Çoğunluğu Jüpiter
gibi gazdan oluşuyor; ancak bazı "dev Dünyaların" büyük kayaç gezegenler olduğu
düşünülüyor. Bizimki ile aynı büyüklüğe sahip ve kendi yıldızından bizimki
ile aynı uzaklıkta bulunan gerçek bir Dünya benzeri gezegen henüz keşfedilemedi.
NASA'nın Kepler Uzay Teleskobu halen uzaydan bunu araştırıyor ve üç buçuk
yıllık ilk görev süresi sonunda Dünya benzeri birkaç gezegen bulması bekleniyor.
11 Ağustos 2007'de Swain ve ekibi, kırmızı ötesi teleskoplarını Tilkicik (Vulpecula)
Takımyıldızı içerisinde yer alan Jüpiter büyüklüğündeki sıcak gezegen HD189733b'ye
çevirdiler. Bu gezegen, Güneşimizden biraz daha soğuk ve küçük olan K sınıfı
bir anakol yıldızının çevresindeki yörüngesini 2,2 günde tamamlamaktadır.
HD189733b, güneşdışı gezegen biliminde daha şimdiden aralarında uzay teleskopları
kullanarak su buharı, metan ve karbondioksit tespit etmenin de bulunduğu çığır
açıcı ilerlemeler sağladı. Gökbilimciler, bu yeni tekniği kullanarak ışığı
bileşenlerine ayırıp farklı kimyasalların ayırt edici tayf izlerini ortaya
çıkaran bir tayfçeker yardımıyla, HD189733b'nin havaküresinde bulunan karbondioksit
ve metanı başarılı bir şekilde tespit ettiler. Ekibin en önemli başarısı,
Dünya havaküresindeki değişkenliklerin neden olduğu sistemli gözlem hataları
ile hedefini takip eden teleskop sisteminin hareketinden ileri gelen dengesizlikleri
ortadan kaldıracak yeni bir ayar yöntemi geliştirmek oldu.
NASA'nın Kırmızı Ötesi Teleskop Tesisleri'nde destek elemanı olarak görev
yapan ve yapılan bu ölçümlerde kullanılan SpeX tayfçekerini imal eden bilim
insanı John Rayner, konuyla ilgili olarak "Bu çalışmanın bir sonucu olarak,
şimdi uygun donanıma sahip olsa da görece küçük olan yer temelli teleskopların
güneşdışı gezegenlerin özelliklerini ortaya çıkarabilme yeteneğine sahip olmaları
gibi heyecan verici bir olasılığımız var" diyor ve devam ediyor "Bazı günler
teleskopla Güneş'i bile göremeyiz; şimdi 63 ışıkyılı ötede yer
alan güneşdışı bir gezegenin tayfını elde edebileceğimiz gerçeği ise insanı
hayretler içerisinde bırakan bir durum".
Yapılan gözlemler sırasında ekip HD189733b'nin gündüz yüzünde kırmızı ötesi
dalga boyunda beklenmedik ölçüde parlak bir metan salımı keşfetti ki, bu da
gezegenin havaküresinde meydana gelen bir tür etkinliğe işaret ediyor. Swain,
kafa karıştırıcı bu özelliğin gezegenin bağlı olduğu yıldızdan gelip gezegen
havaküresinin üst kısımlarına çarpan mor ötesi ışımanın etkileri ile bağlantılı
olabileceğini, ancak daha detaylı bir araştırma yapılması gerektiğini söylüyor
ve ekliyor "Bu özellik, güneşdışı gezegenlerin havakürelerini inceledikçe
bizi bekleyen sürprizlerin bir göstergesi".
Swain, "Bu yöntemin kullanılacağı birincil hedef, bu ve diğer güneşdışı gezegenlerin
havaküre özelliklerinin -Dünya'da yaşamın evrimi öncesi mevcut olanlara benzer
olarak- organik ve bir ihtimal yaşam öncesi molekülleri de içerecek şekilde" daha
ayrıntılı olarak incelenmesi olduğunu söylüyor ve devam ediyor "Biz görevi
üstlenmeye hazırız". Diğer bir başlangıç hedefi de "dev Dünyalar" olacaktır.
Swain, bu tekniğin NASA'nın Hubble, Spitzer Uzay Teleskobu ve gelecekteki
James Webb Uzay Teleskobu'ndan gelecek gözlemlerin yaratacağı sinerji ile
birlikte "dev Dünyaların özelliklerini belirlemek açısından mükemmel bir yöntem
sağlayacağını" belirtiyor.
Bu makale "http://www.jpl.nasa.gov/news/news.cfm?release=2010-038" adresinden çevrilmiştir.
|