Çok Büyük Teleskop (VLT) İlk Defa Olarak Bir Güneşdışı Gezegenin Tayfını Görüntüledi
Gökbilimciler, Güneşimiz çevresinde yer alan gezegen ailesinin daha büyük
ölçekli bir modeline benzeyen üçlü bir gezegen sistemini inceleyerek, ilk
doğrudan tayfı elde etmeyi başardılar. Yani uzak bir yıldızın yörüngesinde
dolanan bir gezegenin "kimyasal parmak izini" alarak, bu gezegenin oluşumu
ve bileşimi hakkında yeni bir anlayış getirmiş oldular.
Bu yeni buluşları anlatan bir bildirinin baş yazarı olan Markus Janson, konuyla
ilgili olarak "Bir gezegenin tayfı, parmak izi gibidir; o gezegenin havaküresi
içerisinde yer alan kimyasal elementler ile ilgili anahtar bilgiler sağlar"
diyor ve ekliyor "Elde edilen bu bilgi ile bu gezegenin nasıl oluştuğunu daha
iyi anlar ve hatta ileride hayatın varlığını ele veren işaretleri bile bulabiliriz".
Araştırmacılar, parlak ve çok genç bir yıldız olan HR 8799'un yörüngesinde
dolanan dev bir güneşdışı gezegenin tayfını elde ettiler. Bu sistem, Dünya'dan
yaklaşık 130 ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır. Yıldız, Güneş'in 1,5 katı
büyüklükte bir kütleye sahip olup, güneş sistemimizin daha büyük ölçekli modelini
andıran bir gezegen sistemine ev sahipliği yapmaktadır. Sistemde yer alan
diğer üç dev yoldaş gezegen ise 2008 yılında bir başka araştırmacı grubu tarafından
keşfedilmiş olup, Jüpiter'in 7 ila 10 katı büyüklüğünde kütlelere sahiptirler.
Bu yoldaş gezegenlerin kendi yıldızlarına olan uzaklıkları, Dünya'nın Güneş'e
uzaklığının 20 ila 70 katı kadardır. Bahse konu bu sistem aynı zamanda güneş
sistemimizdeki küçük gezegen ve Kuiper kuşaklarına benzeyen iki küçük nesne
kuşağını da içermektedir.
Ekip üyesi Carolina Bergfors "Bizim hedefimiz bu üç gezegen içerisinde kabaca
Jüpiter'in on katı büyüklüğünde bir kütleye ve yaklaşık 800 santigrat derece
sıcaklığa sahip olan ortadaki gezegendi" diyor ve ekliyor "Beş saatlik bir
poz süresinden sonra, gezegenin tayfını ev sahibi yıldızın çok daha parlak
ışığı içerisinden ayıklayabilecek duruma gelmiştik".
Neredeyse Güneş benzeri, normal bir yıldızın yörüngesinde dolanan güneşdışı
bir gezegenin tayfı ilk defa doğrudan elde edilmişti. Daha önceleri elde edilebilecek
yegâne tayf, güneşdışı bir gezegenin bir "güneşdışı gezegen tutulması" içerisinde
kendi yıldızının tam arkasından geçerken bir uzay teleskobu ile izlenmesini
gerektirir ve daha sonra da yıldızın önceki ve sonraki ışığı karşılaştırılarak
tayfı çıkarılırdı. Bununla birlikte, bu yöntem ancak güneşdışı gezegenin yörünge
yönelimi tam olarak doğru açıda ise uygulanabilmektedir ki; bu da tüm güneşdışı
gezegen sistemleri içerisinde sadece küçük bir kısım için doğrudur. Öte yandan,
eldeki tayf Avrupa Güney Gözlemevi (ESO)'nin Çok Büyük Teleskop (VLT)'u kullanılarak,
yörünge yönelimine bağımlı olunmaksızın yeryüzünden yapılan doğrudan gözlemlerle
elde edilmiştir.
Ev sahibi yıldız gezegenden binlerce kez daha parlak olduğundan, bu olağanüstü
bir başarıdır. Jonson konuyla ilgili olarak şunları söylüyor "Bu iş 300 wattlık
kör edici parlaklıktaki bir ampulün yanında duran muma iki kilometre uzaklıktan
bakıp, neyden yapılmış olduğunu anlamaya çalışmaya benziyordu".
Bu keşif, VLT üzerine yerleştirilen kırmızı ötesi NACO* aygıtı sayesinde mümkün
hale gelmiş olup, ağırlıklı olarak aygıtın sıra dışı uyarlanabilir optik sisteminin
yeteneklerine bel bağlamıştır. Dev güneşdışı gezegenlerin bundan daha keskin
görüntü ve tayfları ise hem VLT üzerine 2011 yılında takılacak olan yeni nesil
SPHERE** aygıtından, hem de Avrupa'nın Son Derece Geniş Teleskobu'ndan beklenmektedir.
Yeni toplanan veriler, gezegeni sarmalayan havakürenin halen çok az anlaşılabildiğini
göstermektedir. Eş yazar Wolfgang Brandner konuyla ilgili şunları söylüyor
"Tayfta gözlemlenen özellikler şimdiki varsayım modelleri ile uyumlu değil.
Ya havaküredeki toz bulutlarının daha detaylı tanımlarını hesaba katacağız,
ya da havakürenin daha önce farz edilenden daha farklı bir kimyasal birleşime
sahip olduğunu kabul edeceğiz".
Gökbilimciler çok yakında diğer iki dev gezegenin parmak izlerini de ele geçirmeyi
ümit ediyorlar. Böylece ilk defa olarak aynı sisteme dahil üç gezegenin tayflarını
karşılaştırma imkânına sahip olacaklar. Janson sözlerini şöyle bitiriyor "Böyle
bir bilgi bizimkine benzer gezegen sistemlerinin oluşumuna yol açan süreçler
konusuna kesin olarak yeni bir bakış açısı getirecektir".
(*) NACO : Nasymth Uyarlamalı Optik Sistem (NAos) ve Yakın Kırmızı
Ötesi Görüntü ve Tayfçeker (COnica) kısaltmalarının birleşiminden oluşmaktadır.
(**) SPHERE : Tayf-Kutupölçerli Yüksek Karşıtlıklı Güneşdışı Gezegen Araştırması
Bu makale "http://www.eso.org/public/news/eso1002/" adresinden çevrilmiştir.
|