İstikrarsız Gençlik : Spitzer Karman Çorman Bir Gezegen Sistemini Gözlemledi
|
|
NASA'nın Spitzer Uzay Teleskobu, genç
yıldız HR 8799'un çevresinde yer alan ve çok ince tozdan meydana gelen
devasa bir halenin kırmızı ötesi görüntüsünü yakaladı.
Görüntü katkısı : NASA / JPL / Arizona Üniversitesi |
|
Bugün dolandıkları istikrarlı yörüngelere giden yolu bulmadan önce, bizim gezegenlerimiz
de yaramaz çocuklar gibi kıpırdanıp durmuşlar ve itişip kakışmışlardı. Şimdi
NASA'nın Spitzer Uzay Teleskobu aynı türden aşırı yörünge hareketliliğinin
kanıtlarını içeren genç bir yıldız keşfetti. Yıldızın çevresinde dolanan genç
gezegenlerin, kuyruklu yıldız benzeri daha küçük cisimleri rahatsız ederek
birbirleriyle çarpışmalarına neden oldukları ve tozu dumana katarak çok büyük
bir hale yarattıkları düşünülüyor.
HR 8799 adı verilen bu yıldız, görüntülenmiş gezegenlere sahip ilk iki yıldızdan
biri olarak Kasım 2008'de haberlere çıkmıştı. Her ikisi de Hawaii'de yer alan
W. M. Keck ve Gemini Gözlemevlerinde bulunan yer temelli teleskoplar, sistemin
en dış kısımlarında dolanan ve hepsi de Jüpiter'in 10 katı kütleye sahip
olan üç gezegen görüntülemişti. NASA'nın Hubble Uzay Teleskobu tarafından
Balıkağzı (Fomalhaut, α PsA) yıldızının çevresinde görüntülenen bir başka
gezegen de yine aynı zamanda duyurulmuştu. Hem HR 8799, hem de Balıkağzı Güneşimizden
daha genç ve daha büyük kütlelidir.
Gökbilimciler, Dünya'dan 25 ışıkyılı uzaklıkta yer alan Balıkağzı'nın etrafında
dolanan gezegen kalıntı diskini görüntülemek amacıyla daha önce Spitzer'i
ve Hubble'ı kullanmışlardı. HR 8799 ise yaklaşık 5 kat daha uzaktı
ve bu nedenle de bilim insanları Spitzer'in o diskin bir resmini çekebileceğinden
pek emin değildi. Ancak Spitzer onları hem şaşırtıp hem de mutlu edecek şekilde
bunu başardı. Bu resmi http://spitzer.caltech.edu/images/2781 adresinde görebilirsiniz.
Liderliğini Tuscon / ABD'de bulunan Arizona Üniversitesi'nden Kate Su'nun yaptığı
Spitzer ekibi, diskin etrafında yer alan ve ince tozdan oluşan devasa büyüklükteki
bulutun çok olağandışı olduğunu belirtiyor. Ekip üyeleri, bu tozun günümüzde
güneş sistemimizdeki Kuiper Kuşağı'nı meydana getiren kuyruklu yıldız veya
donmuş cisimlere benzer küçük nesneler arasında meydana gelen çarpışmalardan
ileri geldiğini söylüyorlar. Üç büyük gezegenin yerçekimleri daha küçük nesneleri
yörüngeleri dışına iterek, bunların başka yerlere göç edip birbirleriyle çarpışmasına
neden olmaktadır. Gökbilimciler, bu üç gezegenin hâlâ istikrarlı nihai yörüngelerine
oturmamış olabileceklerini ve bu nedenle şiddetin henüz sona ermemiş olabileceğini
düşünüyorlar.
Su, konuyla ilgili olarak "Sistem karmakarışık bir durumda ve çarpışmalar ince
tozdan meydana gelen devasa bir bulut yaratıyor" diyor ve ekliyor "Heyecan
verici olan şey, gezegen diski ile görüntülenen gezegenler arasında doğrudan
bir bağlantı olması. Uzun zamandır diskleri inceliyoruz; ama Balıkağzı ve bu
yıldız, gezegenlerin konumları ile disk arasındaki ilişkileri inceleyebildiğimiz
yegane sistem örnekleri".
Bizim güneş sistemimiz gençken, o da benzer gezegen göçleri yaşamıştı. Jüpiter
ve Satürn sık sık etrafta dolanarak, kuyruklu yıldızları oraya buraya ve bazen
de Dünya'ya doğru fırlattı. Bazıları bu aşamadaki en şiddetli kısım olan
ve de son ağır bombardıman adı verilen bu bölümün, gezegenimizin nasıl suya
kavuştuğunu açıkladığını söylerler. Sulu, kartopu benzeri kuyruklu yıldızların
Dünya'ya çarparak yaşamın en gözde sıvısını getirdiği düşünülmektedir.
Spitzer'in araştırma sonuçları Astrophysical Journal dergisinin Kasım sayısında
yayınlandı. Konuyla ilgili gözlemler, Spitzer soğutucu sıvısını bitirip "ılık" çalışmalarına
başlamadan önce yapılmıştı.
Bu makale "http://jpl.nasa.gov/news/features.cfm?feature=2349" adresinden çevrilmiştir.
|