· Bize Yazın  
Bulutsu
Evrenin HaritasıGüncel HaberlerGezegen AvıSoluk Mavi NoktaBulutsu GözlemeviGökbilim Terimleri SözlüğüGünün Gökbilim Görüntüsü
 
Yer Temelli, Küçük Bir Teleskop Üç Güneşdışı Gezegen Keşfetti

14 Nisan 2010

-
Bu görüntü, 120 ışıkyılı uzaklıkta bir yıldızın yörüngesinde dolanan üç gezegenden gelen ışığı gözler önüne seriyor. Gezegenlerin HR 8799 adlı yıldızı 'X' işareti ile gösterilen yerde bulunuyor. Görüntü katkısı : NASA / JPL - Caltech / Palomar Gözlemevi
Yüksek çözünürlükü görüntü için tıklayın.

Pasadena - Kaliforniya / ABD - Gökbilimciler, yerde bulunan mütevazı ölçülerde bir teleskobu kullanarak, bizimkinin ötesinde bir yıldızın yörüngesinde dolanan üç gezegeni görüntülemeyi başardı. Bu şaşırtıcı başarı, NASA'nın Pasadena - Kaliforniya'da bulunan Jet İtiş Gücü Laboratuvarı'ndaki bir ekip tarafından Palomar Gözlemevi'nin San Digeo'nun kuzeyinde yer alan Hale Teleskobu'nun küçük bir bölümü kullanılarak gerçekleştirildi.

Bu gezegenler, daha önce dünyanın en büyük yer temelli iki teleskobu olan W. M. Keck Gözlemevi'nin 10 metrelik teleskobu ile Gemini North Gözlemevi'nin 8 metrelik teleskobu tarafından da görüntülenmişti. Her iki teleskop da Hawaii / ABD'de bulunan Mauna Kea dağı üzerinde yer almaktadır. HR 8799 yıldızının yörüngesinde dolanan bu gezegenler, doğrudan görüntülenen ilk gezegenler arasında yer almakta olup, yapılan keşif Kasım 2008'de duyurulmuştu.

Gezegenlerin yeni görüntüsü, Hale teleskop aynasının yalnızca 1,5 metre çapında bir bölümü kullanılarak ve daha öncekiler gibi yine kırmızı ötesi dalga boyunda çekildi. Gökbilim ekibi, mevcut teknolojiyi böyle küçük bir aynada kullanılabilecek noktaya getirmek için özenle çalıştı. Ekip, yıldızın kör edici ışığını en aza indirgemek ve çok daha soluk olan gezegenlerin sönük ışımalarını ortaya çıkarabilmek için iki ayrı tekniği, yani uyarlanabilir mercekler ile taççekeri bir araya getirdiler.

Elde edilen görüntüye bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Jet İtiş Gücü Laboratuvarı'nda gök fizikçi olarak görev yapan ve Pasadena'daki Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nün fizik bölümünde misafir üye olarak çalışan Gene Serabyn, konuyla ilgili olarak şunları söylüyor "Bizim tekniğimiz daha büyük yer temelli teleskoplar ile kendi yıldızlarına çok daha yakın gezegenlerin görüntülenmesinde kullanılabileceği gibi, küçük uzay teleskoplarıyla yakınlarda yer alan parlak yıldızlarda olası Dünya benzeri gezegenlerin görüntülenmesi için kullanılabilecektir". Serabyn, yapılan keşifle ilgili olarak Nature dergisinin 15 Nisan tarihli sayısında yayınlanacak raporun başyazarıdır.

HR 8799b, c ve d adı verilen bu üç gezegenin Jüpiter'e benzer gaz devleri oldukları, ancak daha büyük kütleye sahip oldukları düşünülüyor. Gezegenler kendi yıldızlarının etrafında Dünyamız ile Güneş arasındaki mesafenin sırasıyla yaklaşık 24, 38 ve 68 katı uzaklıkta dolanıyorlar. Jüpiter ise Dünya - Güneş mesafesinin 5 katı uzaklıkta yer almaktadır. Yer benzeri kayaç dünyaların bahse konu bu gezegenlerin yıldızına daha yakın bir mesafede dolanıyor olması muhtemeldir; ancak mevcut teknoloji ile yıldızın parlak ışığı içerisinde bunları görebilmek imkânsızdır.

HR 8799 yıldızı Güneşimizden biraz daha büyük kütleli olup, kendi yıldızımızın yaklaşık 4,6 milyar yıllık yaşı ile karşılaştırıldığında, 60 milyon yıllık yaşı ile çok daha gençtir. Yıldız, Kanatlıat Takımyıldızı yönünde, 120 ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır. NASA'ya ait Spitzer Uzay Teleskobu'nun kısa bir süre önce yaptığı tespitlere göre, birbirine çapmayı sürdüren ve ortalığı birbirine katan cisimler ile bu yıldızın gezegen sistemi halen etkindir. Gezegenler, fırından yeni çıkmış ekmek misali oluşumları sonrası halen ılık olup, teleskopların kendilerini görebileceği kadar kırmızı ötesi ışınım yaymaktadır.

Serabyn ve arkadaşları, HR 8799 gezegenlerinin bir resmini çekebilmek için önce uyarlanabilir optik adı verilen bir yöntem kullanarak, havakürenin bulanıklaştırıcı etkisini veya diğer bir deyişle yıldızın "göz kırpmasını" ortadan kaldırdılar. Bu teknik, teleskobun yalnızca küçük bir bölümünü kullanacak şekilde iyileştirildi. Göz kırpma etkisi ortadan kaldırılınca, yıldızın kendisinden gelen ışık da ekibin seçmeli olarak yıldızı maskeleyen bir aygıtı olan taççeker tarafından engellendi. Bu adımda, ekip üyesi Dimitri Mawet (JPL) tarafından icat edilen özgün bir "sarmal taççeker" kullanıldı. Ortaya çıkan nihai sonuç, üç gezegenden gelen ışığı gözler önüne seren bir görüntü olmuştu.

Serabyn, konuyla ilgili olarak "bu işin püf noktası yıldız ışığını, gezegenlerin ışığını engellemeden bastırabilmektir" diyor.

Bu teknik, bir yıldızdan derecenin yalnızca küçük bir kesri (yaklaşık olarak bir derecenin on binde biri) kadar uzaklıkta olan uzayı görüntülemek için kullanılabilir. Bu mesafe, yıldıza Gemini ve Keck teleskoplarının başarabildiği kadar yakın bir mesafe olup, söz konusu teleskoplar bu çalışmada kullanılan teleskoptan sırasıyla beş ve yedi kat daha büyüktürler.

Uzay görevlerinde küçük teleskoplar kullanmak son derece önemlidir. NASA'nın JPL'de yürüttüğü Güneşdışı Gezegen Keşif Programı'nda baş bilimci olarak görev yapan Wesley Traub "Bu bizlere diğer dünyaları görüntüleme imkânı sağlayabilecek türde bir teknoloji" diyor ve ekliyor "Bir başka soluk mavi noktayı görüntüleyebilme konusunda kendi yolumuzda ilerliyoruz".

cizgi

Bu makale "http://jpl.nasa.gov/news/news.cfm?release=2010-128" adresinden çevrilmiştir.

© Gezegen Avı (Planet Quest) sitesinde yer alan tüm makale, haber ve görsellerin - aksi belirtilmedikçe - telif hakları Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü / Jet İtiş Gücü Laboratuvarı (JPL)'na aittir.
Çeviri ve Düzenleme
Murat TUNÇAY - Tahir ŞİŞMAN
Site Meter